Üyelik Girişi
KATEGORİLER

Avlanma Boyları

Takvim

Sarpıncık Operasyonu

C.tesi gününden bazı amatör sad elemanlarının meramı basacağı yönünde
istihbaratlar alınca hemen operasyon düğmeme bastım. Önce FBI nezdinde
kimlik belirledim, fotoğraflardanda görüleceği gibi bu kişiler Recep Ay ve
Gökhan Yoran dı. Ardından CIA devreye girip saolsunlar uydudan yerlerini
bildirdi. Yola çıkmışlardı bile. Aramızda epey bir zaman farkı vardı ve ben
gidene kadar meranın talan olma ihtimali büyüktü.....nınınınınnnn...

      Öğleden sonra dört gibi, küçükken mit ajanlığıda yapmış olan bizim
hanımı gizlice aradım, pılıyı pırtıyı toplayıp araba ile benim işyerine
gelmesini emredip, meralar elden gidiyor hanımmm biçiminde bağırarak durumun
ciddiyetini anlattım.

      Sennur hanım çok yaşasın işin ciddiyetini anlamış olacak ki, yirmi
dakikalık yolu pılı pırtı dahil birbuçuk saatte gelebildi.

      Karaburun tansaşı arayıp bizimkilerin plakasını verdim, yollarını
kesmelerini, oyalamalarını, gerekirse kredi kartınızın limiti dolu diye
kasada caz yapmalarını rica ettim.  Tansaşta bugün halk günü tüm fiyatlar
yarıya indi biçiminde belediyeye anons da yaptırıp, İzmirden onyedi otuzda
bastım gazın köküne.

     Pıoneer kabinlerden çıkan Bon Scoth "thundershock" diye bağıradursun
hedefe ondokuz otuz suları yaklaştım, beyaz saray istihbaratı bu arada
elemanların suya girmek üzere olduğunu bildirdi, kendilerine telefon edip
"girince sağa gidin orda bir döküntü göreceksiniz kıyıya dik yüzelli metre
açığa yüzün sonrada sağa yüzüp çapraz akıntıya kendinizi bırakın, balıklar
orada, bir dost !" biçiminde salak saçma bir adres vererek telefonu
kapattım.

     Fakat karadan yetişme imkanım artık kalmadı, deniz kenarına arabayı
çekip giyinip suya girdim, amacım önlerini kesmek merayı kurtarmak, pılı
pırtıyla hanımı yollandırıp paletlere yol verdim. Birçok bebeğim yerindeydi,
güzel. Ama yinede bazı eksikler vardı, hava kararmaya yakın Recep Abiden
sonra Gökhandan hemen önce hanımla aynı anda karaya ulaştım. Maalesef  iki
adet takoz sargozum ve güzel bir eşkinamı kaybetmiştim. Neyse bunada şükür.
Yolda epey oyalanacak aksiliklere yakalandıklarını anlattılar yoksa daha
erken gelirlermiş, olsun abicim olur böyle şeyler dedim. Yarın olsun hayır
olsun.

    Denizin hemen dibindeki evimde familyayla hoşbeşden sonra, koya tepeden
bakan kayın eve çıkmayı teklif ettim, bu adamları denizden ne kadar
uzaklaştırırsan o kadar iyi. Nefis manzaralı kayın evde mangalı yakıp ilk
rakıyı açtığımızda saat on civarı idi  Amacım midelerini tıka basa doldurup
yarın çuvallatmak, rakıyıda dayadımmı bunlar hoşaf olur zaten. Bu arada
saatler önce teslim alınan tişörtlerimizi de giydik, amatorsad olarak
havalar binbeşyüz. Kahkalarımız taa diğer tepelerden duyulmuş olacakki duyan
geldi, masa şenlendi, kuzen Rıza ve doğumuna üç hafta kalan kızı "Ada" da
annesinin karnında gelince muhabbet azdı kudurdu. Unutulmaz bir gecenin
sonunda iki büyük bitmişti, kayınpederim ve ben mort olduk,  üç otuz gibi
yatma kararı verdik, Recep Abiye masal anlatmama gerek kalmadan hemen uyudu,
Gökhanın yanına yatıp masal anlatmaya başladım, yıldızlara bakarak astronomi
anlatırken o da uyudu, daha sonra konulu masallara geçtim, yarı çıplaktık,
şeytan dürttü, sarhoştum, gerisini bende hatırlamıyorum.

    Sabahın beşinde oğlum Deniz gelip ikimizin balığa gidebilirlik
olasılığını sorguladı, eşşoğlu ile başlayan cümleler sarf edecek bile
kuvvetim olmadığından kalın bir osurukla defettim kendisini, saat yedide
tekrar geldi, bu kez akşam çok geç yattığımı balık işinin ancak öğleden
sonra olabileceğini mimiklerimle anlattım, saat sekiz gibi hanım geldi, ona
gücümüz yetmediğinden kalktık, Recep Abi de uyanmış, kayın peder ile
sohbetteydi, odun ateşinde kızarmış ekmekli ve kopanisti peynirli ve natürel
sebzeli sıkı bir kahvaltıya geçerken Gökhanı da uyandırdık.

     Dalış planımız, zaman kazanmak için araba ile başka bir koya gidip
orada dalmak, önce benim eve uğrayıp dün kalan malzemelerimi almalıyız,
ardından Rızayı almalıyız, yola çıkıp yarım saat toprak yoldan meraya
varmalıyız. Üç sattlik yarım uykudan sonra nasıl dalınırsa, bakalım
artık....

     11:30 meradayız, burası köyümün ikinci büyük koyu, bizimki kadar büyük
olmasada poyrazı az aldığından toprağı çok verimli, elektrik ve hazır su yok
ama burada kalan aileler var, hepsi akrabam, aynı yaşta olduğumuz kankalarım
Sezai ve Mustafa karşıladı bizi, yazlık evleri orda, hayatları bağ bahçe
tekne balık keklik tavşan ve rakı, dünyanın en şanslıları sıralamasında ilk
ona girerler.

     Dörtlü 12:00 de daldık, 15:00 dönüş saatimiz, midemi ve böbreklerimi
denizde bırakıp yarım saat sonra ben çıktım, Mustafanın koyu gölgeli
muhteşem bahçesinde sohbete katıldım, Sezai ve Mustafa  bu mevsimler trendin
melanur olduğunu anlatıyor, akşamları tekneyle yüz metre açılıp kurşunsuz
oltaya hamur takarak rakılık melanurları nasıl kıvırdıklarını anlatıyorlar,
çocukken beraber yaptığımız bu eğlencede artık ikisi kaldı, geldik kırkımıza
balıktan kopamıyoruz, kaçmış kıçımıza bir kere.

    16:00 herkes toplandı, çeşit bol, miktar yerinde, ama gözler Gökhanın
vurduğu sinaritte, harbiden iyi sinarit avcısı bizim Gökhan, gene iyi bir
av, balık ışıl ışıl, tebrikler olsun, nasıl vurduğunuda kendi anlatır
artık.....

    Vedalaştık köyümün ikinci büyük koyu ile. Geldik bizim koya, bacım,
teyze kızlarım, eniştelerim, teyzelerim, dayı diye üstüme atlayan
yeğenlerim, kuzenlerim, sürüsüne bereket sülalem akşamüstü keyfindeler.
Katıldık.

   Bizim evde bir akşamüstü yemeği ve iğde ağaçları altında birer yorgunluk
çayından sonra ise peşpeşe İzmir yolculuğu....

   Keyifli bir haftasonu daha oldu, Amatör Sad tan renk katan Recep Ay ve
Gökhan Yoran a teşekkürler...

    Sağlıcakla !.
2 Yorum - Yorum Yaz
Fotoğraf Albümü



Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam35
Toplam Ziyaret193728